Ana içeriğe atla

Kayıtlar

365. GÜN

Size bu gün, Babamı anlatacağım. Biliyorum bir çok kişi sadece  görecek ve okumayacak bile. O yüzden, ne var ne yoksa yazacağım şu sanal âleme. Nasıl anlatmalı ne söylemeli, nerden başlamalı bilmiyorum. Bildiğim şu ki, o' hayatım da Hayran olduğum, Gıcık olduğum, Sevindiğim, Nefret ettiğim. Heyecanlandığım, Yorulduğum, Ümitlendiğim her şeydi. Evet, normalde gidenin arkasından övgüler yağdırılır değil mi ? (Ama ben normal değilim zaten.) Ne öveceğim canım, bildiğiniz huysuz adamın tekiydi. Aceleci, Heyecanlı, Hoyrat, Dediğim dedik, Sıkılgan son zamanlar da çokça Yılgındı. Bunların hepsi hatta daha fazlasıydı. Tıpkı bir çoğunun Babası gibi. Belki bir Süperman yada He-men değildi. ama Çok Merhametli, Çok Şefkatli, Sözünün eri, Hafif Korkak bi o kadar Cesur, Çok iyi bir Hatip, Çok Komik, ama en çok Babaydı. Nasıl bir insandı biliyormusunuz. ‘’Bir gün Eve geldiğimde onu meşhur bahçesinde o dillere destan ağaçlarını seyreder buldum. Ne yapıyorsun dediğimde, bana ...
En son yayınlar

Yas...Matem...Hüzün...

Ölüm…  4 harften olu ş an, Anne… Baba ve hayatta ö ğ rene geldi ğ imiz her ne varsa hepsinden önce bildi ğ imiz tanıdı ğ ımız o muhte ş em varlık! olgu, gerçek yada adına ne derseniz o! Ölümle tanı ş mam uzun yıllar aldı. Evet ş imdi aklı bali ğ bir seviyedeyken hakkını vererek söylemem lazım hayat bu konuda bana çok çömert davrandı. Aile efradından kimsenin eksikli ğ ini hissetmeden büyüyen ş anslı insanlardandım…  Dedeler, Neneler, birinci derece tüm akrabalarım hayattaydı çok ş ükür. ve bir hazan yeli çöreklendi 2007 yılında pe ş pe ş e çe ş itli sebeplerden ölüm ku ş u ba ğ ımıza kondu bir kere .uçarken biri iki demeden alıp gitti sevdiklerimi. 'MATEM' 2007 yılında, yıllarca üstesinden gelemedi ğ im bir kazaya uyandık. babamın ailesinin en küçü ğ ü olan amcam trafik kazasında hayatını kayabetmi ş ti. Müthi ş bir zelzeleydi. O sabah dünyanın tersine dönebilece ğ ine, Kocaman da ğ ların yerle bir oldu ğ...

Sevgi neydi ?

Benim olamayacak Sana... Siz ,hiç sevdiniz mi? ama gerçekten.. Kanınız damarında donuyormuşcasına.. Kalbiniz çatlayacak gibi oldu mu? Adı geçtiğin de iliklerinize kadar  içiniz cız etti mi? Söyleyin nolur ! ben Bilmiyorum çünkü, bana sen sevemezsin dediler! bende öyle yaptım. sevmedim kimsevi göğü sevdim suyu,yağmuru kediyi ,köpeği sevdim. ama kalbimi kimseye vermedim.vermeye kendimde hak görmedim. çirkinsin dediler bana! çirkinlerin sevmeye hakkı yokmuş,zamanla öğrendim. Ama.. Ben kendimi yıllarca  sevemez sanarken, aslında çoktan sevmişim. hiç anlamadan hiç fark etmeden sevmişim .. kendime rağmen, makamlara mevkilere, büyük büyük statülere , hiç birleşmeyen uzaklıklara rağmen sevi vermişim. Hemde benle hiç alakası olmayan bir adamı , bana sevda gözüyle değil arkadaş gözüyle bile  bakmayan bir adamın deniz gözlerinde boğulmuşum, bilmeden. Önceleri  insan görmeden sever mi dedim. sonra sende kendini kandırıyorsun! herşeyi, her bahaneyi söyledim kendime, a...
Uzaktan sevmek “Seni uzaktan seviyorum….” diye düşündü erkek içinden. “Yaklaşmadan, anlatmadan, anlaşılmadan…. Ben seni beklentisiz seviyorum. Hiçbir şey ummadan, talepte bulunmadan, hayal bile kurmadan. Kendi içimde taşıdığım sessiz sedasız bir sır bu. Ben belki de senden çok bu sırrı seviyorum.” Sırrın senden bile güzel çünkü, senden bile özel. Sırrın bir billur kadeh, kırılmasın diye yüreğimde taşıyorum. Sırrın nazenin bir mum alevi, sırf yanmaya devam etsin diye karanlığı gündüze yeğliyorum. Kimse bilmiyor, bilmesi de gerekmiyor. Hem kim ne anlar? Ateş bu, hep düştüğü yeri yakar. Bense ne bir şeyleri değiştirmek peşindeyim, ne bir yere varmak. Ne sahip olmak derdindeyim, ne kendimi kanıtlamak. Her şey olduğu gibi kalsın istiyorum. Ben hep bir sıfır mağlup olayım; sen hep uzak bir hayalden ibaret. Sen olduğun gibi kal. Ulaşılmaz. Dokunulmaz. Koklanılmaz. Ben olduğum gibi. Dünya olduğu gibi. Merkez Efendi´nin dediği gibi, “her şey zaten dengede ve ahenkte, canım efendim. He...

Blog yazmak mı? Yazmamak mı?

Orjinal olacağım elbet ileride Yazmak, nerede nasıl girdi hayatıma bilmiyorum. Ama birileri bir yerde, yazdığım şeyleri okuyunca yazmalısın diyorlardı.Ben cesaretsizliğimden mi yoksa başka nedenlerler mi bilmiyorum yazmaya cesaret edemiyordum. Ama artık yazmalıyım dedim, kendi kedime.Madem içimdekileri; kafamdakileri tanıdıklarıma iyi anlatamadığımı düşünüyorum.Belki yazarsam beni tanımayanlar beni anlayacaktı.. Ama sadece yazmaya başlamaya niye etmekle olmuyordu işte. Ne yazmalıyıdım ! nasıl okunmalıyıdım! bilmiyordum. Dertlerimimi paylaşsam, siyasetmi konuşsam ,şiirmi yazsam, sinemamı anlatsam, bilmiyordum. ki şuan ekrana bakarken bile bilmediğime eminim. Bir çok blog okuyorum,tipik bir sosyal medya kullanıcısı olarak. Takip ettiğim bir elin parmağını geçmez. ama yıllardır okuduğum arkadaş seviyesine geçtiğim Nabrut Fıdıllıoğlu'na  http://www.nabrut.com  sormakta fayda gördüm. ne yazmalıyım? nasıl bir blog yaplamıyım ? dedim. Zeki Mürende bizi görecek mi ? b...